MHP başkanı Devlet Bahçeli, toplumsal medya hesabından yaptığı paylaşımda, İsveç’te Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim yakma hareketine müsaade verilmesine reaksiyon gösterdi.

Bahçeli, Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümünün yeni bir demokrasi zaferiyle taçlanma vakti yaklaştıkça, aziz milletin iradesinin sandıkta tecelli edeceği tarihi güne sayılı günler kaldıkça, iç ve dış menşeli hain provokasyonların eşzamanlı olarak devreye alındığının gözlemlendiğini belirtti.

İsveç’in başşehri Stockholm’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı amaç alan alçak teşebbüsten kısa bir müddet sonra bu sefer da Kur’an-ı Kerim’e yönelik aşağılık bir tertip, zalim bir hareketin Türk-İslam aleminde infiale neden olduğunu, hitamında sabır taşını çatlattığını vurgulayan Bahçeli, şöyle devam etti:

“- İsveç idaresinin, Danimarkalı soysuz bir siyasetçinin Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim yakmasına müsaade vermesi sadece skandal değil, bunun da ötesinde barbarlığın ve vandallığın aleni gösterimi ve somut örneğidir.

– Kur’an-ı Kerim’in yakılmasına müsaade vermek, en az yakmak kadar iğrenç ve ilkel bir rezalettir. Milliyetçi Hareket Partisi kutsallarımıza el uzatan, periyodik hücum düzenleyen, Türk ve İslam düşmanlığında hudut tanımayan İsveç hükümetini ve provokatörleri lanetlemektedir.”

İsveç’in, bu yanlıştan dönmek, Türk ve İslam toplumlarından özür dilemek mecburiyetinde olduğunun altını çizen Bahçeli, “Milli ve manevi kıymetlerimize hasımlık besleyen bir ülke ya da ülkelerle NATO ittifak hukukunu paylaşmak şöyle dursun, siyasi ve diplomatik ilgi kurmak bile abestir, sakıncalıdır. Müstevli cephesinin zillet ittifakını cesaretlendirmek ve ardında durduğunu göstermek ismine siyasi operasyonlarına sürat vermesine, varoluşumuza suikast düzenlemesine Müslüman Türk milleti tahammül etmeyecek, algı oyunlarına kanmayacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

“Tasfiye edilmiş, bölünmüş ve parçalanmış bir Türkiye’ye ulaşamayacaktır”

Her siyasi partinin tarih ve millet huzurunda tarafını netleştirmek, nerede durduğunu belirlemek, Türkiye’nin yanında olup olmadığını açıklığa kavuşturmak, ulusal ve manevi emanetlere yapılan taarruzlara karşı tercihini ve tavrını ortaya koymak durumunda olduğunu söz eden Bahçeli, şunları kaydetti:

“The Economist mecmuasında Türkiye’ye yapılan hakaret ve Türk düşmanı John Bolton’un çarpık ve nahoş beyanatları elbette sonuçsuz kalmaya, ayaklar altında ezilmeye mahkumdur. Zillet ittifakının bâtın ortakları artık saklanma muhtaçlığı duymayacak kadar pervasızlaşmıştır. Fikir ve fikir hürriyetinin sonlarını ihlal edip inanç ve insanlık onurunu çiğneyen hiçbir şer odağı içimizdeki işbirlikçileri eliyle hayalini kurduğu teslim alınmış, tasfiye edilmiş, bölünmüş ve parçalanmış bir Türkiye’ye ulaşamayacaktır.

Sandık ne İsveç’te kurulacak ne Bolton’un konutunda açılacak ne de öteki ülkelerin kontrolünde olacaktır. Türk milleti hür iradesini seçim vakti geldiğinde ibra ve işaret edecektir. 14 Mayıs seçimlerini kundaklamak için zillete dayanak olan muhasım güçler tekrar kaybedecektir. İsveç’in NATO üyeliği bu koşullar altında Gazi Meclis’in onayından geçemeyecektir. Dinimize, lisanımıza, kıymetlerimize, Türk ve Türkiye yüzyılı amaçlarımıza hıyanetin ve saygısızlığın kesinlikle bir sonucu olacaktır. Bu sonuca ulaşmak için diyorum ki, ‘aziz milletim sıra sende.’

Dinin sahibi Allah’tır. İman ediyoruz ki hem Allah’ımız hem de milletimizle birlikte İslam alemi batıla, küfre ve haçlı emellerine vakti saati geldiğinde kaçınılmaz hesabı soracaktır.”