Doç. Dr. Altay, AA muhabirine Türkiye’de tuz tüketiminin olağanın üzerinde olduğunu söyledi.
Fazla tuz tüketiminin kan basıncını artırdığını belirten Altay, “Kalp ve böbrek hastalıklarının temelinde tuz yatıyor. Tuzun ziyanını ve kararında tüketilmesini hastalara tam olarak anlatamıyoruz. Tuzu azaltmalarını istediğimizde hastalar yalnızca yemeğe serpilen tuzu azaltmayı anlıyor. Onun dışında fark etmediğimiz ancak içinde tuz olan besinler var.” dedi.
Altay, tuz tüketiminin günde 5 gramdan fazla olmaması ve kalp hastalarının tuz konusuna daha hassas yaklaşmaları gerektiğini tabir etti.
Kalp hastalarının tuz içeriği yüksek besinleri denetimli formda tüketmesi gerektiğine işaret eden Altay, şöyle devam etti:
“Turşu ve şalgam suyu üzere ülkemizde çok sık tüketilen besinlerde yüksek ölçüde tuz var. Kalp hastaları bunları tüketirken dikkatli olmalı. Tekrar peynirlerin birçoğu tuzlu oluyor, peyniri tuzsuz tüketmeli ya da suyun içinde bekletip o denli yemeliyiz. Tekrar tuzla kavrulmuş kabuklu kuruyemişlerin çok tüketilmesini önermiyoruz. Yeniden sodyum kıymeti düşük maden sularının tüketilmesi gerekli. Tekrar hazır besinler, işlenmiş ve tütsülenmiş etlerin içerisinde gözetici olması gayeli tuz oranı yüksek. Günlük tuz ölçüsünü göz önüne alırken yalnızca yemeğe atılan tuzu değil, tüketilen öbür besinlerdeki tuz ölçüsü da kıymetlendirmeli. Hastalarda önemli kalp yetmezliği, denetimsiz tansiyon ve böbrek yetmezliği varsa bu besinlerden uzak durması gerekli.”
Doç. Dr. Altay, kalp hastalarına konutta zerzevat yüklü hazırlanan yemeklerin tüketilmesini önerdi.
Sağlıklı beslenmenin hastalıkların önlenmesinde kıymetli rol oyanadığını vurgulayan Altay, “Kalp hastalarının sağlıklı beslenmeleri için işlenmiş besinlerden ve paketli eserlerden uzak durulması gerekli. Konutta hazırlanan zerzevat yüklü tuz oranına dikkat ederek pişirilmiş yemekler tüketilmeli. Bilhassa risk kümesindeki kalp hastaları dışarıdan yemek yerken dikkat etmeli. Mesken yemeklerini tüketmek her vakit daha avantajlı.” diye konuştu.
